Okyanus gözler, yanan şehirler ve modern pop


İlk albümü “When We All Fall Asleep, Where Do We Go?” ile 2019’un adından en çok söz ettiren ve en çok dinlenen pop yıldızı olmayı şimdiden garantilemiş gibi görünen (ve henüz 17 yaşındaki) Amerikalı şarkıcı Billie Eilish’e kayıtsız kalmak güç.

Günün en büyük pop yıldızı olma yolunda çok emin ve seri adımlarla ilerliyor Billie Eilish. Hatta, günün, ayın, yılın en popüler ismi oldu bile hızla artan hayranlarına, şarkılarını internet üzerinden milyon(larca) kez dinleyenlere ve sayısız mühim müzik yayınına göre. Henüz 17 yaşında. Aralık 2001 doğumlu. Tam tarih vermek gerekirse 18 Aralık 2001. Müziğinde, hal ve tavırlarında, bu genç ne ara bu kadar konuya hakim olmuş dedirten bir hava var. Bir yandan da hem bu kadar günün pop müzik estetiklerine uygun, akranlarını anında yakalayan bir hava var. Hem de bu kadar içinde olduğu güncel pop müzik aleminin şu sıralar geçer akçe olan hareketlerinin ve düsturlarının dışında kalabiliyor diye merak ettiren bir duruş.


Bir aile hikayesi

Billie Eilish’in tam adı, Billie Eilish Pirate Baird O'Connell. Bu noktada bir es verip, birkaç saniyeliğine adını deşifre etme isteğinize imkan tanıma payı bırakalım. Tamamsanız devam edelim, evet Billie’nin böyle uzunca bir adı var. Baird annesinin, O’Connell babasının soyadı. Korsan manasına geldiğini Johnny Depp vesilesiyle sağır sultanın bile öğrendiği kelime “Pirate” ise hafiften bonus mahiyetinde. Maggie Baird ve Patrick O’Connell, Los Angeles’ta yaşıyor. İki çocukları oluyor; Billie ve abisi Finneas. Finneas’ın tam adı, sadece iki kelimeden oluşuyor: Finneas O’Connell. Maggie ve Patrick birer oyuncu. Tiyatro sahnesi, dizilerde küçük roller ve seslendirme sanatçılığı ile haşır neşir kariyerleri ekseriyetle. Çocukları olduğunda (Finneas ve Billie arasında 4 yaş var) hayatlarının büyük kısmını onlara ayırıyorlar. İki çocuğu da, çok küçük yaşlarından itibaren alaka gösterdikleri şeylerde cesaretlendirerek, destekleyerek yetiştiriyorlar. Hafif bir modern hippi ailesi gibi. Çocuklar okula gitmiyor, evde eğitim alıyorlar. İkisi de müziğe meraklı. Ve büyümüş de küçülmüş dedirtecek kadar mevzuya hakim. Billie mesela, 6 yaşındayken bir yetenek yarışmasına katılıyor, hangi şarkıyı söyleyeceğine bizzat karar veriyor. Gayet net. The Beatles’ın “Happiness is a Warm Gun”ını söyleyeceğim diyor.



Billie Eilish’in müzikle ilişkisinde ailesi her daim en iyi yardımcı oyuncu rollerinde. Ama özellikle abi Finneas ile yaratıcı bir takım oluşturmuşlar. Finneas’ın kendi grubu için yazıdğı “Ocean Eyes” adlı şarkısı, bir vesileyle Billie’nin sesine emanet ediliyor. Billie o sıralar çocuk korosunda. Şarkıyı dans hocasına dinletmek üzere Soundcloud platformuna yüklüyor. Yüklüyor ve şarkı alıp başını gidiyor. Şarkının, ‘okaynus gözlüm’den alıp yanan şehirlere ve napalm bombası patlamış misali gökyüzüne giden sözleri, huzur verici doğasıyla tezat oluşturuyordu, ve o tezat kulakları anında yakalar.

Dave Grohl, Billie Eilish’in yükselişini 1991 senesinde Nirvana’nın başına gelen cinste bir şeye benzetiyor. Ama tabii hemen not düşelim, bunu söylemesindeki en büyük neden Grohl’un kızlarının saplantı derecesinde Eilish hayranı olması. Yine de kafi miktarda haklılık payı var Grohl’un. “Ocean Eyes”ın patlayışı akabindeki 2 senelik süre zarfında Bilie Eilish adı şarkı şarkı, adım adım sosyal medyada çok zaman geçiren, her şeyi yüksek bağlantı hızıyla tüketmeye alışık kuşakta yayıldı. Tek bir şarkıyla Youtube ve Spotify gibi mecralarda inanması güç izlenme ve dinlenme rakamlarına ulaşan zamane yıldızlarına alışkınız. Billie’nin öyküsündeyse işler farklı. Her şarkısı, her yeni şarkısı bir önceki kadar, ya da ondan daha fazla alaka görerek ilerliyor Billie’nin hikayesi. Biri 100 milyon izleniyor, diğeri 200 milyon dinleniyor. Ciddi manada bir hayranlık kurumu oluşuyor Billie’nin etrafında. Dudaklarından dökülecek her nağmeyi havada kapmaya hazır bir kitle çıkıyor ortaya.



Endüstrinin, yani müzik endüstrisinin internet çağında bize moral veren o sanatçıyla dinleyici arasında kimsenin olmaması güzelliğine sızmasıyla, tekrar eski usül bir hale bürünen günün müzik dünyası için de farklı bir isim Billie. Tasarım ürünü yıldızlara nanik yapıyor. Punk mantığında, Do-it-yourself şiarıyla, her şeyi bizzat kendi yapıyor, bizzat ilgileniyor. Sosyal medya hesaplarını kendi kullanıyor. Ne giyeceğine kendi karar veriyor. Hatta videolarını, önce kendi şartlarıyla örnek teşkil edecek şekilde çekip yönetmene gönderiyor. Bu arada abi Finneas da hep yanında. Ya birlikte yazılıyor şarkılar, ya Finneas prodüksiyon kısmıyla ilgileniyor Billie’nin şarkılarının ya da Billie bir Finneas bestesine sesini katıyor. Sahnede de Billie’yle beraber Finneas. Anne Maggie ve baba Patrick de keza, hep oralarda bir yerde, çocuklarının etrafında.


Bilile’nin sesinde bir vakit caz da söylemiş olabilir dedirtecek bir olgunluk da, hip hop alemini sıkı takip etmiş diye düşündürecek bir ritim de mevcut. Bir yandan rock yıldızlarına mal ettiğimiz haller, bir yandan sokak kültürünün imza kıyafetleri, jestleri. Marilyn Manson’ın pop dünyasıyla daha sıkı fıkı olmayı tercih etmiş kızı gibi geldiği anları var. Lana Del Rey’in prensesliğini sokaklarda büyürken ilan etmiş kardeşi gibi hissettirdiği anları da. Çeşitli florasan tonlarda gezen saçlarıyla, tuhaf bakışlar atışıyla, ne yaptığını çok iyi bilen bir gençle, her an deliliğin dağlarında zirve yapabilir riski arz eden bir ‘sayko’ arasında. Bu Billie’nin oyunu, ve görünüşe göre bu oyunu oynamaktan çok keyif alıyor. “Bury A Friend” şimdiden 2000’lerinin bu zaman dilimi anımsanırken adı kesinlikle anılacak şarkılar listesinde. Konserleri hep bir ağızdan söylenen şarkılarla birer karaoke partilerine dönüşüyor. Gün Billie Eilish’in günü. Devamı da hiç fena gelmeyecekmiş gibi duruyor.



Mililyet Sanat dergisinde yayımlanan yazımın 'ham' halidir. 

Yorumlar

Işıl Ateş dedi ki…
Happiness Is a Warm Gun
The Beatles her zaman her yerde :)
She's not a girl who misses much
Do do do do do do, oh yeah
She's well-acquainted with the touch of the velvet hand
Like a lizard on a window pane

Nefis bir yazı daha..