Pop'tan sonrası depresyon
18 Mart'ta Post Pop Depression adlı yeni bir Iggy Pop albümü teşrif etti. Albümün özelliği, bir Iggy Pop albümü olması yanında, 68 yaşındaki iflah olmaz rock'n'roll abidesinin son 25 yılın en gözde rock müzisyeni Josh Homme ile beraber yazdığı şarkılardan oluşması. İlgiye mazhar geliyor kulağa değil mi? Bizce de öyle.
Seyircilerin üzerine atlıyor. Sahnede yaptığı onlarca 'antikalık' yetmemiş, hızını alamayıp seyircilerin üzerine bırakıyor kendini. Onların elleri üzerinde ayağa kalkıyor, deniz üstünde yürür gibi. Grup çalmaya devam ediyor. Ama o an bambaşka bir ruh hali, bambaşka bir ayin hakim alanda. Biri fıstık ezmesi kavanozu uzatıyor. Evet, o fıstık ezmesini vücdununa sürüyor. Rock'n'roll tarihinin en ikonik ve aynı zamanda garip anlarından birine şahit olanlar bu anı kayda alıyor. İşte size Iggy Pop!
Ringin bir köşesinde Michigan'ın iflah olmaz evladı, punk'ın manen ve madden babası Iggy Pop! Yüzündeki her kırışıklık, vücudundaki her yara bere izi, rock'n'roll tarihine geçmiş bir andan yadigar. Adının telaffuz edilişi yetiyor her an her şey olabileceğine inanmanıza. Sakin bir ortamda entelektüel bir sohbete, sahnedeyken provokasyona müsait. 69 yaşına basmasına sayılı gün var, hala sahnede yanında kim olursa olsun ilk o göze çarpıyor.
Diğer köşede Josh Homme. Stoner rock'ın has evlatlarından. Çölden rock'n'roll çıkarıp gitar riff'lerine vaha gördüren afili delikanlı. 42 yaşında ama daha genç gösteriyor. 90'ların kült grubu Kyuss'un dikkat çekici mensubu, 2000'lerin rock yıldızı. Tam bir proje / grup adamı fakat her türlü kalabalıkta kendi adını öne çıkarmayı becerebilmek gibi bir kötü huyu var. Bazen samimiyetinden şüphe ettiriyor. Yine de işinin piri, ona şüphe yok.
Bu iki adam yeni bir Iggy Pop albümü konu başlığı altında geçtiğimiz seneyi birtakım gizli müzikal faaliyetler içerisinde geçirmiş. Bizim haberimiz ancak albümün çıkışına sayılı gün kala oldu. Her şey bir sms ile başlamış: “Hey, bir vakit bir araya gelip bir şeyler yazsak beraber ne iyi olur – Iggy”. Josh Homme bu mesaja olumsuz yanıt verme lüksünü kendinde görmez. İki adam Ocak 2015'te kimselere haber vermeden birlikte 'bir şeyler yazmaya' başlar. Tamamen gözden ırak, tamamen kendi başlarına. Masrafları kendilerinin karşıladığı, herhangi bir plak şirketini işin içine dahil etmedikleri bir işe soyunurlar. Pop – Homme projesinin ilk kuralı basittir: Ne Pop, Ne Homme masaya bitmiş, hazır bir şarkı ile gelmeyecektir. Sadece fikirler ile stüdyoya girilecek ve birlikte üzerinde çalıştıklarında ortaya ne çıkacağı görülecektir.
Müzik aleminde işbirliklerinin 'masa başında' kotarılan featuring'lere endekslendiği, değil bir araya gelmek birbirlerinin yüzünü dahi görmeden internet üzerinden dosya alışverişiyle yapılan şarkılara, albümlere tabi olduğumuz çağ için tamamen eski usül denebilecek bir yöntemle kayıt yapar ikili. Kayıtların bir kısmı Homme'nin Joshua Tree'deki stüdyosunda, kalan kısmıysa yine Homme'nin Pembe Ördek (Pink Duck) adını verdiği stüdyosunda yapılır. Sırlarını rock grubu formatı gereği iki müzisyene daha açarlar, gitar ve klavye konusunda uzman Dean Fertita ve Arctic Monkeys'in davulcusu Matt Helders'a.
Rick Rubin'in odağı kaybeden sayısız isme onları mühim kılan özelliklerini tekrar hatırlattığı albümlerin prodüktörü olarak nam salışı malumunuz. Iggy Pop'la yaptığı kayıtlarda Josh Homme'nin de benzer bir rol üstlendiğini düşünmemek elde değil. Rick Rubin'in prodüktör olarak yaptığı sihirli dokunuşların birkaç boy küçük denebilecek ebatlarda olanlarından birkaçını Iggy Pop'un müziğine yapıyor. Sanki Iggy Pop'un bugüne kadar kaydettiği şarkıların arasından kendi çalma listesini çıkarmış ve kendine göre en doğru 'Iggy Pop yeni albümü' nasıl olur özellikle ona kafa yormuş.
Iggy Pop tarafındaysa durum biraz daha çetrefilli. Çalışkan bir lise öğrencisi, sıkı bir davulcu olarak ilk gençliğinde adım attığı müzik dünyasında düşe kalka (lafın gelişi ve hatta gerçek anlamıyla) geçen 50 yıla yakın sürenin bir hesabını yapıyor. Kendi hayatını emekli bir askerinkiyle kıyaslayarak yıllarca hizmet verdikten sonra akıbetinin ne olacağını soruyor: Şeref madalyanı takıp bir kenara mı çekileceksin? Artık kendinden başka kimseye bir faydan dokunmayacak yaşa geldiğinde başına ne gelecek? Pop, bu soruları rekabetin had safhada olduğu Amerikan hayat biçiminden hareketle soruyor ama hepimiz için geçerli, cevabı hiç de kolayca verilemeyecek sorular bunlar.
“Post Pop Depression” adını verdiği kelime oyunlu ve bu depresyon kokusu ileri seviyede albüm, Iggy Pop'un yazdığı sözlerle giriştiği bir muhakemeyi de dinletecek bize. Bir özelliği de, Pop'un abüm için verdiği mülakatlarda söylediğine bakılırsa, kapağında Iggy Pop adını göreceğimiz son stüdyo albümü olma ihtimali. Zaten bir süredir Miami'de sakince bir hayat sürdüren Pop'un bu dediğine, hele bir de David Bowie'nin veda albümü ile yıla başlamışken hafiften tedirginlikle de olsa inanıyor insan. Ağzımızdan yel alsın diyelim, albüme kulak kabartalım, tadını çıkartalım bu ay.
'Iggy Pop gibisi de zor gelir bir daha' üzerinde hemfikir olalım.
Yalnız yürümeyeceksin
Iggy Pop zaten bir efsane. Öyle her dakika birine yakıştırılan cinste 'efsane' değil, safkan bir efsane. Ona dair anlatılan neredeyse tüm hikayeler, her kariyer kilometre taşı yaptığı bir delişmenliği ve uyuşturucuları içeriyor. Bu noktada gözden kaçırdığımız şeyse Pop'un her daim yanında sırtını rahatça yaslayıp 'delilik' edebileceği müzisyenlerle çalışması. The Stooges'ın belkemiği Asheton biraderler ve David Bowie akla hemen ilk gelen isimler. Rock grubu formatının iflah olmaz bir hayranı Iggy, aslına bakarsanız rock'n'roll'un iflah olmaz bir hayranı. Gücünü de o formatın tıkır tıkır işleyen aksamları arasından, o tıkır tıkır işleyişe güvenerek sivrilmesinden alıyor. Josh Homme de keza böyle. Kyuss, Queens of the Stone Age, Eagles of Death Metal ya da John Paul Jones (Led Zeppelin) ve Dave Grohl'la (Nirvana, Foo Fighters) yaptığı Them Crooked Vultures albümü... Hepsinde takımın oyuncusu ama asla silik bir tip değil, ilgi odağı olmayı bilen, aslında başrolde olduğunu her daim hissettiren bir müzisyen. Ve o da tıpkı Iggy Pop gibi gücünü rock grubu formatından alıyor, o sahne dizilişinden, o grup sinerjisinden. Bu yüzden bu iki müzisyen, bir efsane ve bir modern zaman rock ikonunun birlikte kaydettiği şarkılar ilgiye mazhar. Birlikte sahneye çıkmaları görmeye değer. Ortaya çıkan sonuç müzikal anlamda ne kadar iyi olur ya da hangi zevke ne kadar hitap eder konusuna girmeden evvel sadece bu tarafıyla bile şimdiden yılın güzel sürprizlerinden biri Post Pop Depression.
Seyircilerin üzerine atlıyor. Sahnede yaptığı onlarca 'antikalık' yetmemiş, hızını alamayıp seyircilerin üzerine bırakıyor kendini. Onların elleri üzerinde ayağa kalkıyor, deniz üstünde yürür gibi. Grup çalmaya devam ediyor. Ama o an bambaşka bir ruh hali, bambaşka bir ayin hakim alanda. Biri fıstık ezmesi kavanozu uzatıyor. Evet, o fıstık ezmesini vücdununa sürüyor. Rock'n'roll tarihinin en ikonik ve aynı zamanda garip anlarından birine şahit olanlar bu anı kayda alıyor. İşte size Iggy Pop!
Ringin bir köşesinde Michigan'ın iflah olmaz evladı, punk'ın manen ve madden babası Iggy Pop! Yüzündeki her kırışıklık, vücudundaki her yara bere izi, rock'n'roll tarihine geçmiş bir andan yadigar. Adının telaffuz edilişi yetiyor her an her şey olabileceğine inanmanıza. Sakin bir ortamda entelektüel bir sohbete, sahnedeyken provokasyona müsait. 69 yaşına basmasına sayılı gün var, hala sahnede yanında kim olursa olsun ilk o göze çarpıyor.
Diğer köşede Josh Homme. Stoner rock'ın has evlatlarından. Çölden rock'n'roll çıkarıp gitar riff'lerine vaha gördüren afili delikanlı. 42 yaşında ama daha genç gösteriyor. 90'ların kült grubu Kyuss'un dikkat çekici mensubu, 2000'lerin rock yıldızı. Tam bir proje / grup adamı fakat her türlü kalabalıkta kendi adını öne çıkarmayı becerebilmek gibi bir kötü huyu var. Bazen samimiyetinden şüphe ettiriyor. Yine de işinin piri, ona şüphe yok.
Bu iki adam yeni bir Iggy Pop albümü konu başlığı altında geçtiğimiz seneyi birtakım gizli müzikal faaliyetler içerisinde geçirmiş. Bizim haberimiz ancak albümün çıkışına sayılı gün kala oldu. Her şey bir sms ile başlamış: “Hey, bir vakit bir araya gelip bir şeyler yazsak beraber ne iyi olur – Iggy”. Josh Homme bu mesaja olumsuz yanıt verme lüksünü kendinde görmez. İki adam Ocak 2015'te kimselere haber vermeden birlikte 'bir şeyler yazmaya' başlar. Tamamen gözden ırak, tamamen kendi başlarına. Masrafları kendilerinin karşıladığı, herhangi bir plak şirketini işin içine dahil etmedikleri bir işe soyunurlar. Pop – Homme projesinin ilk kuralı basittir: Ne Pop, Ne Homme masaya bitmiş, hazır bir şarkı ile gelmeyecektir. Sadece fikirler ile stüdyoya girilecek ve birlikte üzerinde çalıştıklarında ortaya ne çıkacağı görülecektir.
Müzik aleminde işbirliklerinin 'masa başında' kotarılan featuring'lere endekslendiği, değil bir araya gelmek birbirlerinin yüzünü dahi görmeden internet üzerinden dosya alışverişiyle yapılan şarkılara, albümlere tabi olduğumuz çağ için tamamen eski usül denebilecek bir yöntemle kayıt yapar ikili. Kayıtların bir kısmı Homme'nin Joshua Tree'deki stüdyosunda, kalan kısmıysa yine Homme'nin Pembe Ördek (Pink Duck) adını verdiği stüdyosunda yapılır. Sırlarını rock grubu formatı gereği iki müzisyene daha açarlar, gitar ve klavye konusunda uzman Dean Fertita ve Arctic Monkeys'in davulcusu Matt Helders'a.
Rick Rubin'in odağı kaybeden sayısız isme onları mühim kılan özelliklerini tekrar hatırlattığı albümlerin prodüktörü olarak nam salışı malumunuz. Iggy Pop'la yaptığı kayıtlarda Josh Homme'nin de benzer bir rol üstlendiğini düşünmemek elde değil. Rick Rubin'in prodüktör olarak yaptığı sihirli dokunuşların birkaç boy küçük denebilecek ebatlarda olanlarından birkaçını Iggy Pop'un müziğine yapıyor. Sanki Iggy Pop'un bugüne kadar kaydettiği şarkıların arasından kendi çalma listesini çıkarmış ve kendine göre en doğru 'Iggy Pop yeni albümü' nasıl olur özellikle ona kafa yormuş.
Iggy Pop tarafındaysa durum biraz daha çetrefilli. Çalışkan bir lise öğrencisi, sıkı bir davulcu olarak ilk gençliğinde adım attığı müzik dünyasında düşe kalka (lafın gelişi ve hatta gerçek anlamıyla) geçen 50 yıla yakın sürenin bir hesabını yapıyor. Kendi hayatını emekli bir askerinkiyle kıyaslayarak yıllarca hizmet verdikten sonra akıbetinin ne olacağını soruyor: Şeref madalyanı takıp bir kenara mı çekileceksin? Artık kendinden başka kimseye bir faydan dokunmayacak yaşa geldiğinde başına ne gelecek? Pop, bu soruları rekabetin had safhada olduğu Amerikan hayat biçiminden hareketle soruyor ama hepimiz için geçerli, cevabı hiç de kolayca verilemeyecek sorular bunlar.
“Post Pop Depression” adını verdiği kelime oyunlu ve bu depresyon kokusu ileri seviyede albüm, Iggy Pop'un yazdığı sözlerle giriştiği bir muhakemeyi de dinletecek bize. Bir özelliği de, Pop'un abüm için verdiği mülakatlarda söylediğine bakılırsa, kapağında Iggy Pop adını göreceğimiz son stüdyo albümü olma ihtimali. Zaten bir süredir Miami'de sakince bir hayat sürdüren Pop'un bu dediğine, hele bir de David Bowie'nin veda albümü ile yıla başlamışken hafiften tedirginlikle de olsa inanıyor insan. Ağzımızdan yel alsın diyelim, albüme kulak kabartalım, tadını çıkartalım bu ay.
'Iggy Pop gibisi de zor gelir bir daha' üzerinde hemfikir olalım.
Yalnız yürümeyeceksin
Iggy Pop zaten bir efsane. Öyle her dakika birine yakıştırılan cinste 'efsane' değil, safkan bir efsane. Ona dair anlatılan neredeyse tüm hikayeler, her kariyer kilometre taşı yaptığı bir delişmenliği ve uyuşturucuları içeriyor. Bu noktada gözden kaçırdığımız şeyse Pop'un her daim yanında sırtını rahatça yaslayıp 'delilik' edebileceği müzisyenlerle çalışması. The Stooges'ın belkemiği Asheton biraderler ve David Bowie akla hemen ilk gelen isimler. Rock grubu formatının iflah olmaz bir hayranı Iggy, aslına bakarsanız rock'n'roll'un iflah olmaz bir hayranı. Gücünü de o formatın tıkır tıkır işleyen aksamları arasından, o tıkır tıkır işleyişe güvenerek sivrilmesinden alıyor. Josh Homme de keza böyle. Kyuss, Queens of the Stone Age, Eagles of Death Metal ya da John Paul Jones (Led Zeppelin) ve Dave Grohl'la (Nirvana, Foo Fighters) yaptığı Them Crooked Vultures albümü... Hepsinde takımın oyuncusu ama asla silik bir tip değil, ilgi odağı olmayı bilen, aslında başrolde olduğunu her daim hissettiren bir müzisyen. Ve o da tıpkı Iggy Pop gibi gücünü rock grubu formatından alıyor, o sahne dizilişinden, o grup sinerjisinden. Bu yüzden bu iki müzisyen, bir efsane ve bir modern zaman rock ikonunun birlikte kaydettiği şarkılar ilgiye mazhar. Birlikte sahneye çıkmaları görmeye değer. Ortaya çıkan sonuç müzikal anlamda ne kadar iyi olur ya da hangi zevke ne kadar hitap eder konusuna girmeden evvel sadece bu tarafıyla bile şimdiden yılın güzel sürprizlerinden biri Post Pop Depression.
Yorumlar