Helloween'in 21 yıllık sesi Andi Deris: "Asya yakasına bayılıyorum"
Almanlarn rock ve heavy metal tarihine armağan ettiği en büyük gruplardan biri Helloween. 30 yılı deviren kariyerlerinde yaptıkları müziğin karanlık dünyasıyla, oluşturdukları 'balkabağı' konseptinin gülümeten tarafını hep bir arada tutmayı başardılar. Fantastik öyküler anlattılar, gönül mevzularına girdiler, şapkadan tavşan çıkardılar. Bu akşam %100 Metal Fest: Headbangers' Weekend bünyesinde Küçükçiftlik Park'ta onlarla bir kez daha görüşeceğiz. Festival öncesi grubun solisti Andi Deris'e birkaç soru sorma şansım oldu.
Yoğun günler Helloween için. Yeni albüm, yeni şarkılar, Rusya'dan Avustralya'ya uzanan turne programı... Nasıl geçiyor konserler?
Şimdilik Avrupa'daki açık hava festivallerinde çalıyoruz. Judas Priest'le de birkaç konser verme şansımız oldu, ki çok da iyi geçtiler. İnsanlar yeni albümümüzü sevmiş görünüyor, bu da kendi konserlerimizde yeni şarkılarımızdan daha çok çalabileceğimiz anlamına geliyor. Kendi turnemiz de sonbaharda başlayıp 2016'da da devam edecek.
Taze ve ilginç kılmak
Bugünlerdeki konserlerinizi öncekilerden farklı kılan başka neler var, yani yeni albüm My God-Given Right'tan (Tanrı vergisi hakkım) şarkılar dışında?
Her yeni turneye çıkarken sahnede olacak bitecekleri, çalınacak şarkıları hem kendimiz, hem de bizi dinlemeye gelecekler için 'taze' ve ilginç kılmaya çalışıyoruz. Mesela bugünlerdeki konserlerimizin sürprizi, 'Steel Tormentor', 'Sole Survivor' ve 'Mr. Torture' gibi eski şarkılarımızı tekrar konser setimize dahil etmemiz.
Mart 1985'te kapağında Helloween adı görülen ilk plak piyasaya çıktığından bu yana 30 yıl geçti. Sizin vokalleri üstlendiğiniz ilk Helloween albümü 'Master Of The Rings'i dinlediğimizden beri de 21 yıl. Rakamlarla konuşunca gerçekten uzun bir zaman dilimi ortaya çıkıyor...
O vakitler gruba dahil olduğumda, grubu pek çok açıdan yeniden kurmak, inşa etmek üzere işbaşı yapmıştık. Senin de söylediğin gibi tam 21 yıl olmuş, ve 21 yıl önceki 'Master Of The Rings'ten bir şarkıda dediğimiz gibi 'Still We Go' (hâlâ devam ediyoruz). Başardığımız için ne kadar memnun olduğumu, ne kadar gurur duyduğumu anlatamam.
Geçmiş önemli
Son albümünüz My God-Given Right da bu 30 yıllık tarihçenin farklı noktalarından sıkı sıkıya beslenmiş geliyor kulağa.
Geçmiş Helloween için her daim çok önemli oldu. Yaptığımız her işte de geçmişi yansıttık. Bu yeni albümde belki biraz daha yoğun o yansıma. O his daha bariz. Öte yandan her daim de içinde bulunduğumuz güne ve müziğine de kapımızı açtık, ayak uydurduk.
Bunca senenin üstüne yeni şarkılar yazmak, bir araya gelip stüdyoya girmek, ardından yoğun bir turne programına kapılıp dünyayı dolaşmak... Akla bir soru geliyor, nasıl oluyor da en heyecan korunabiliyor?
Hiç sorunumuz yok bu mevzularda. Tanrıya şükür, hiç de olmadı. Sürekli yeni şarkılar üzerinde çalışıyorum. İş yeni bir albüm kaydetmeye geldiğinde ise, hep hazırım. Aynı şey Weiki (Michael Weikath -grubun kurucularından), Sascha (gitarist) ve Markus (Grosskopf – grubun kurucularından) için de geçerli.
Kanarya Adaları, Asya Yakası
Uzun süredir Kanarya Adaları'nda, Tenerife'de ikamet ediyorsunuz. Almanya'dan uzak, müzik endüstrisinden soyutlanmış bir yer. Leonard Cohen'in, Keith Richards'ın kaçışlarını andırıyor.
Tenerife'ye taşınmak aldığım en doğru kararlardan biriydi. Güzeller güzeli bir yer.Tüm o albüm kaydı, konserler, festivaller, seyahatler sonrasında, tüm o harala gürele bittiğinde çekilmek için nefis bir yer.
Zamanında Tenerife yerine, Türkiye'den bir sahil kasabasına yerleşmeye karar verseydiniz ne olurdu acaba diye insanın aklından geçmiyor değil hani. İstanbul'a defalarca geldiniz, başka herhangi bir yeri görme şansınız oldu mu Türkiye'de?
Maalesef hayır. Şimdeye kadar sadece İstanbul. Ama ülkenizde hakkında iyi şeyler duyduğum pek çok yer var. Bir gün... Bir gün gezip görmek müthiş olurdu.
İstanbul'a dair neler kaldı aklınızda peki?
Asya yakası. İstanbul'un Asya yakasına kesinlikle bayılıyorum.
Oğlumla gurur duyuyorum
51 yaşındasınız, yarı yaşınızda da bir oğlunuz var. Hayatının büyük kısmı yollarda geçen bir müzisyen için ebeveyn olmak çetrefilli bir konu olsa gerek.
Bunu aslında oğluma sormalısınız. Koca adam oldu, ortaya fevkalade bir insan çıktı. Gurur duyuyorum onunla. Zira biliyorum ki, büyürken sürekli hareket halindeki bir babaya sahip olmak hiç de öyle kolay değildi.
Yoğun günler Helloween için. Yeni albüm, yeni şarkılar, Rusya'dan Avustralya'ya uzanan turne programı... Nasıl geçiyor konserler?
Şimdilik Avrupa'daki açık hava festivallerinde çalıyoruz. Judas Priest'le de birkaç konser verme şansımız oldu, ki çok da iyi geçtiler. İnsanlar yeni albümümüzü sevmiş görünüyor, bu da kendi konserlerimizde yeni şarkılarımızdan daha çok çalabileceğimiz anlamına geliyor. Kendi turnemiz de sonbaharda başlayıp 2016'da da devam edecek.
Taze ve ilginç kılmak
Bugünlerdeki konserlerinizi öncekilerden farklı kılan başka neler var, yani yeni albüm My God-Given Right'tan (Tanrı vergisi hakkım) şarkılar dışında?
Her yeni turneye çıkarken sahnede olacak bitecekleri, çalınacak şarkıları hem kendimiz, hem de bizi dinlemeye gelecekler için 'taze' ve ilginç kılmaya çalışıyoruz. Mesela bugünlerdeki konserlerimizin sürprizi, 'Steel Tormentor', 'Sole Survivor' ve 'Mr. Torture' gibi eski şarkılarımızı tekrar konser setimize dahil etmemiz.
Mart 1985'te kapağında Helloween adı görülen ilk plak piyasaya çıktığından bu yana 30 yıl geçti. Sizin vokalleri üstlendiğiniz ilk Helloween albümü 'Master Of The Rings'i dinlediğimizden beri de 21 yıl. Rakamlarla konuşunca gerçekten uzun bir zaman dilimi ortaya çıkıyor...
O vakitler gruba dahil olduğumda, grubu pek çok açıdan yeniden kurmak, inşa etmek üzere işbaşı yapmıştık. Senin de söylediğin gibi tam 21 yıl olmuş, ve 21 yıl önceki 'Master Of The Rings'ten bir şarkıda dediğimiz gibi 'Still We Go' (hâlâ devam ediyoruz). Başardığımız için ne kadar memnun olduğumu, ne kadar gurur duyduğumu anlatamam.
Geçmiş önemli
Son albümünüz My God-Given Right da bu 30 yıllık tarihçenin farklı noktalarından sıkı sıkıya beslenmiş geliyor kulağa.
Geçmiş Helloween için her daim çok önemli oldu. Yaptığımız her işte de geçmişi yansıttık. Bu yeni albümde belki biraz daha yoğun o yansıma. O his daha bariz. Öte yandan her daim de içinde bulunduğumuz güne ve müziğine de kapımızı açtık, ayak uydurduk.
Bunca senenin üstüne yeni şarkılar yazmak, bir araya gelip stüdyoya girmek, ardından yoğun bir turne programına kapılıp dünyayı dolaşmak... Akla bir soru geliyor, nasıl oluyor da en heyecan korunabiliyor?
Hiç sorunumuz yok bu mevzularda. Tanrıya şükür, hiç de olmadı. Sürekli yeni şarkılar üzerinde çalışıyorum. İş yeni bir albüm kaydetmeye geldiğinde ise, hep hazırım. Aynı şey Weiki (Michael Weikath -grubun kurucularından), Sascha (gitarist) ve Markus (Grosskopf – grubun kurucularından) için de geçerli.
Kanarya Adaları, Asya Yakası
Uzun süredir Kanarya Adaları'nda, Tenerife'de ikamet ediyorsunuz. Almanya'dan uzak, müzik endüstrisinden soyutlanmış bir yer. Leonard Cohen'in, Keith Richards'ın kaçışlarını andırıyor.
Tenerife'ye taşınmak aldığım en doğru kararlardan biriydi. Güzeller güzeli bir yer.Tüm o albüm kaydı, konserler, festivaller, seyahatler sonrasında, tüm o harala gürele bittiğinde çekilmek için nefis bir yer.
Zamanında Tenerife yerine, Türkiye'den bir sahil kasabasına yerleşmeye karar verseydiniz ne olurdu acaba diye insanın aklından geçmiyor değil hani. İstanbul'a defalarca geldiniz, başka herhangi bir yeri görme şansınız oldu mu Türkiye'de?
Maalesef hayır. Şimdeye kadar sadece İstanbul. Ama ülkenizde hakkında iyi şeyler duyduğum pek çok yer var. Bir gün... Bir gün gezip görmek müthiş olurdu.
İstanbul'a dair neler kaldı aklınızda peki?
Asya yakası. İstanbul'un Asya yakasına kesinlikle bayılıyorum.
Oğlumla gurur duyuyorum
51 yaşındasınız, yarı yaşınızda da bir oğlunuz var. Hayatının büyük kısmı yollarda geçen bir müzisyen için ebeveyn olmak çetrefilli bir konu olsa gerek.
Bunu aslında oğluma sormalısınız. Koca adam oldu, ortaya fevkalade bir insan çıktı. Gurur duyuyorum onunla. Zira biliyorum ki, büyürken sürekli hareket halindeki bir babaya sahip olmak hiç de öyle kolay değildi.
Yorumlar