Mumfordoğulları yine zirvede!


Bu ay başında piyasaya çıkan üçüncü albümleri 'Wilder Mind' ile bir kez daha İngiltere'nin son 5-6 yıl içinde çıkardığı en büyük isimlerden biri olduğunu kanıtladı Mumford & Sons. 'Mumfordoğulları'na ve çıktığı hafta bir numaraya kurulan albümlerine kulak kabartmak isteyeceklere eşlik etmek üzere birtakım notlar var aşağıda.

Marcus Mumford ve dostları 2007 kuruyor Mumford & Sons'ı. İsim, Mumford ve Oğulları anlamında, bir aile şirketi misali. Özellikle de gruba dair işlerin çoğunlukla Marcus tarafından yürütülmesi yüzünden Mumford ve Oğulları'nda karar kılınıyor.

Marcus, İngiliz bir anne babanın Kaliforniya'da doğan oğlu. Grubun İngiltere'de adlarını duyurduktan hemen sonra Amerika'da, tabiri caizse Kuzey Amerika'yı fethedercesine tutmasının sebeplerinden biri de bu.

Ama esas neden, ABD'de 'roots' (kökler) kategorisinde değerlendirilen müziklere kullandıkları enstrümanlar (banjo mesela) ve country müziğin klasik öğelerine uygun düşen besteler yapmaları. Rock'ın folk müziğe gönül vermiş kanadında nota koşturmalarını ve tabii müthiş akılda kalıcı şarkılar yazıp söylemelerini de es geçmeyelim.

İlk albümleri 'Sigh No More', 2009 sonunda yayımlandı. Hem ticari anlamda (4.5 milyon satış), hem de eleştirmenler gözünde (Mercury Ödülü'ne adaylık) başarılı oldu.

İlk albümün hazırladığı zemine, 2012'de çıkan 'Babel' tüm haşmetiyle kuruldu. Albüm hem Avrupa'da, hem de Amerika'da liste tepesinden inmedi yıl boyu. Grammy Ödülü aldı.



'Babel'in büyük hit'i 'I Will Wait' oldu. Biz bu satırlar yazılırken şarkı, Youtube üzerinden 58 milyon kez izlenmiş, Spotify üzerinden de 108 milyon kez dinlenmişti.


Marcus Mumford, oyuncu Carey Mulligan'la beraber. Aşk Dersi, Muhteşem Gatsby ve Beni Asla Bırakma gibi filmlerden tanıdığımız Mulligan'la Marcus genç yaşlarda mektup arkadaşıymış. Sonra birbirlerinin izini kaybetmişler. Ta ki, ikisi de üne kavuşup birbirlerini tekrar bulana dek. 2012'de Forbes dergisinin 30'lu yaşlarına henüz varmamış başarılı müzisyenler listesinde Marcus Mumford'un da adı, Adele ve Rihanna gibi yıldızlarla birlikte sayılıyor.

Kontrbas, banjo, mandolin ve akordiyon gibi bir çeşit alamet-i farikaları haline gelen enstrümanları ikinci plana atıp, daha standart rock grubu düzeneğine geçmeye karar vermiş grup 2015 albümleri 'Wilder Mind'da.

Bir kenara bıraktıkları tek şey enstrümanlar olmamış. Görsel olarak da imajlarını daha stadyum dolduran rock grubu klişelerine çekmişler. U2'un, 2000'lerde Coldplay'in gittiği güzergahın bir benzerine de Mumford & Sons yönelmiş.


'Wilder Mind'da tuzu bulunan isimlerden biri de ülkemizde seveni çok olan The National'ın gitaristi Aaron Dessner. Ne kadar yürek teli titretirse titretsin, hep bir coşku ve iyi ruh hali barındıran müziklerini daha ciddi, biraz daha depresif ruh hallerine kaydırmak için böyle bir dış müdahaleye ihtiyaç duymuşlar.

Grup, yeni albümün tanıtımı için yaz boyu Amerika ve Avrupa'da turnede. Haziran, Temmuz ve Ağustos boyunca arada verecekleri iki haftalık mola dışında neredeyse her akşam sahnede olacaklar. Peki Türkiye? Henüz bu konuda bir malumat ulaşmadı elimize.


Yorumlar