Afili bir rock abisi: Mark Lanegan


90’ların alternatif rock coşkusundan bize yadigar en afili abilerden biri Mark Lanegan. 18 mart’ta bir kez daha memleket sınır kapılarından giriş yaptı, son albümü ‘Phantom Radio’nun turnesi kapsamında İstanbul'da yine country’de blues’da ve tabii rock'ın köşesine bucağında gezdirdiği sesini. Konser öncesi hakkında birtakım cümleler kuruldu, aşağıda onları bulacaksınız.



Görmüş geçirmiş bilmediğimiz yerlere gitmiş, bilmediğimiz kafaları yaşamış, geceleri gözünü kırpmadan sabah etmiş, sabahın ilk ışıklarında sızıp, öğle güneşinin tepede olduğu vakitte gözlerini açmış, sanki hep varmış, hep de olacakmış gibi gelen müzisyenlerden Mark Lanegan. Yaşadığı yılları da yanına alıp getirmişçesine derinlerden çıkıp gelen davudi sesiyle söylediği her şarkıya mana yönünden kuvvet katan bir solist, zamanla işinin iyice ehli haline gelen bir şarkı yazarı. 50 yaşa, kendi solo albümleri, grubu Screaming Trees’le kaydettikleri , başkalarının albümlerine konuklukları, düetleri ve işbirlikleriyle 50’ye yakın albüm sığdırmış üretken bir müzisyen.

Gençlik başta duman

Lanegan’ın üzerine çok fazla konuşmadığı bir gençliği var. 12 yaşından itibaren başını beladan belaya sokuyor. Bir dükkandan bir şeyler ödünç alırken enseleniyor, dava masraflarını karşıla(ya)madığı için kısa süreliğine içeri girip çıkıyor. Tam o sıralarda alkollü içecekler ve bağımlılık yapmak için can atan keyif verici maddelerle de, kaçınılmaz olarak, tanışmalar yaşıyor. Müzikle alakasıysa hep bir yandan, bu ‘yoğun’ temponun içinde tam hız devam ediyor.


Seattle havası, Reagan Amerika’sı

20 yaşında Screaming Trees’i kurduğunda takvimler 1984’ü, Amerikalar Ronald Reagan’ı göstermektedir. Washington eyaletinin (Beyaz Saray’ın ikamet ettiği değil, diğer Washington) sınırları dahilinde faaliyet göstermeye başlar grup. Seattle’da rock adına hareketli ve hararetli bir ortam oluşmaktadır, Lanegan ve dostları da tam bu ortamın göbeğindedir.

90’lara damgasını vuracak Nirvana, Pearl Jam, Soundgarden ve Alice In Chains gibi, bugün artık birer klasik olarak gördüğümüz, o payeyi ve kıymeti vererek dinlediğimiz gruplar teker teker kurulmakta, konserele çıkmakta rock müziğin çehresini değiştirmek üzere puslu Seattle havasında, Washington eyalet sınırları dahilinde, notalar yordamıyla yollarını bulmaktadır. Lanegan ve grubu Screaming Trees, bir yandan hoyrat punk’ı, bir yandan da rock’ın klasik öğelerini, hatta blues’u ve Joy Division gibi daha loş ekiplere olan ilgilerini bir araya getirdikleri bir müziğe kalkışır.

Yazdıkları şarkılar karşılık bulur, albümler birer ikişer gelmeye başlar. Tam 90’ların girişinde büyük plak şirketi Epic’le kontrat yaparlar ve vites değiştirirler. Soundgarden’ın solisti ve dostları Chris Cornell prodüktörlüğünde kaydettikleri ‘Uncle Anesthesia’ ile ince ince işleyerek oluşturdukları çemberin dışına, hem de epeyce dışına ulaşmayı başarırlar.

Akabinde ‘grunge’ patlar. Nirvana’nın ‘Smells Like Teen Spirit’i hem bir MTV hiti, hem de bir kuşağın marşı haline gelir. Mark Lanegan ve dostları da bu bereketten fayda görür. 1992’nin en sevilen rock şarkılarından biri, ‘Nearly Lost You’, onlara aittir mesela.

Gel de sorma!

Bugün Mark Lanegan adı geçtiğinde hep bu bahsettiğimiz dönem öncelikle bir tavaf edilir, ardından solo albümleri ve sayısız ortak projesine geçilir. Röportajlarda o günlere dair öyle çok soru sorulur ki, kabak tadı verir artık grunge, Seattle ve 90’lar ile başlayan cümleler Lanegan’a. Ama sorulmayacak gibi değildir ki! En basitinden Kurt Cobain’le giriştiği ve ikisinin de çok sevdiği ‘Where Did You Sleep Last Night?’ın şarkı yazarı blues babası Leadbelly şarkılarına el atmaya niyetlendikleri The Jury projesi mesela. Gelin de bunun hakkında soru sormayın Lanegan’a!



Dost meclisleri

2000’ler Mark Lanegan’ı solo albümler kaydederken, sesini dostu Josh Homme’nin grubu Queens Of The Stone Age’e emanet ederken ya da Isobel Campbell ile nefis kadın-erkek şarkıları kaydederken gördüğümüz, dinlediğimiz yıllar oldu. Dolu dolu geliyor kulağa değil mi? Ama bu kadar da değildi. akranı ve yine kendi gibi afili bir rock abisi olan Greg Dulli (Afghan Whigs) ile The Gutter Twins adı altında faaliyet gösterdi. Slash, Moby, PJ Harvey, UNKLE ile kayıtlar yaptı. İngiliz müzisyen Duke Garwood’la kaydettiği ‘Black Pudding’, başkalarının şarkılarının ‘imitasyon’larına ses verdiği ‘Imitations ve son stüdyo albümü ‘Phantom Radio’ ile son birkaç yılda güzel bir seri tutturdu.

25 yıl öncenin saçlarını savuran, dinamik rock’n’roll kahramanından anlatacaklarına kulak kesilecek, sürekli yeni şarkılar ortaya çıkarma peşinde koşan bir afili rock abisine uzanan yolunda Mark Lanegan birkaç kez bizim topraklarımıza da ayak bastı. Ne de iyi etti. Şimdi bir kez daha geliyor, çarşamba akşamını iyi müziğe bulayacak, kötü müziğe kaş göz yapacak. Aklı rock’ta olan kaçırmasa pek iyi eder.

Yorumlar