Joe Cocker'a dair
22 Aralık’ta Joe Cocker bu dünyadan ayrıldı. 70 yaşındaydı, akciğer kanseriydi. Arkasında ‘Unchain My Heart’ gibi bir hit, ‘With A Little Help From My Friends’ gibi nefis bir yorum başta olmak üzere sayısız şarkı bıraktı. Hakkında Bir çift söz etmek boynumuzun borcu.
Joe Cocker’ın sahneye ilk adım atışı, popüler müzik adına çok şeyin, büyük hızla değiştiği 60’ların başına, Sanayi devriminin çeliğiyle meşhur ingiliz kenti Sheffield’in kulüplerine denk geliyor. İçinden, başta The Beatles ve The Rolling Stones çıkacak yepyeni bir nesil harıl harıl müzik yapmaktadır o günlerin İngiltere’sinde. Amerika’da ‘beyaz adam’ın uzun süre ancak bir başka ‘beyaz adam’dan duyduğu zaman ilgilendiği müziklere bu genç İngilizler da gönlünü kaptırmıştır. Tek farkla, onların ırk ayrımıyla kanıksanmış bir ilişkisi yoktur, beğenilerini renk farkına bakmazsızın dile getirebilmektedirler.
1964’de dönemin çok satanlarını basan plak şirketlerinden Decca ile bir kontrat yapar. Yayımlanan ilk 45’lik plağı da bir The Beatles şarkısına (I’ll Cry Instead) getirdiği yorumdur. Bir yandan kulüplerde sahneye çıkmaya devam eder, bir yandan da geçimini sağlamak için havagazı tesisatçılığı yapar. Onu Vance Arnold takma adıyla sahneye çıktığı günlerden tanıyanların tesisat tamiri için kapıda gördüklerinde verdiği tepkileri gülerek anlatır yıllar sonra.
Paul McCartney’in tabiriyle bir ‘soul marşı’na dönüştürdüğü The Beatles şarkısı ‘With A Little Help From My Friends’, Joe Cocker’ın kariyerinin dönüm noktası olur. Tarihler 1968’i göstermektedir. Her yerde saçına çiçek takmış genç insanların görüldüğü, bir aydınlanma çağıdır. Şarkıda gitarı, sıralar henüz stüdyo müzisyenliği yapan, Led Zeppelin’le rock tarihine geçmenin ısınma turlarındaki Jimmy Page çalar. Yine de Cocker’ın sesi başroldedir. Daha önceki The Beatles yorumuyla çıkış yapma denemesinin tam aksine, bu kez sesinin kimliğini ortaya koymuştur. Güçlü gırtlağı, derinden gelen sesiyle şarkıya ‘ruh’ katar. Paul McCartney’in tabiriyle, şarkıyı bir ‘soul marşı’na çevirir.
Ertesi yıl ilk uzunçaları gelir. Başkalarının şarkılarını söyler. Aralarında Bob Dylan besteleri de vardır, Nina Simone’un sesinden tanınan ‘Don’t Let Me Be Misunderstood’ da, ‘Bye Bye Blackbird’ gibi caz standartları da. Ağustos’ta kendini Amerika’da bulur. Tarihe geçecek Woodstock’ta o da sahneye çıkacaktır. Festivalin üçüncü günü, öğleden sonra sahnede görünür. Orada kaldığı kaldığı 85 dakikada kulakları ve gönülleri fetheder. Müzik ruhunu ele geçirmiş gibidir, hareketleri, kükreyişi, içini parçalayışı, kendini kaptırıp müziğin içinde kayboluşu akıllara kazınır.
70’lerle birlikte albümler kaydetmeye konserler vermeye devam etse de kariyeri bağımlılıkların engelleriyle tökezler. Bir kez daha tüm kulakları kendine yönlendirecek bir şarkı kaydetmesi için 20 yıla yakın bir süre geçmesi gerekir. Hollywood’un her filmin en az bir hit şarkı ihtiva etmesi gerektiğinden fazlasıyla emin olduğu yıllar Cocker’ın lehine işler. Richard Gere’i yıldızlık mertebesine taşıyan filmlerden An Officer and a Gentleman (Subay ve Centilmen) için Jennifer Warnes’la birlikte söylediği ‘Up Where We Belong’la Grammy Ödülü kazanır. 9½ Weeks (9½ Hafta) için seslendirdiği ‘You Can Leave Your Hat On’ filmde kullanıldığı sahne itibariyle bir anda striptiz marşına dönüşür. Ama özellikle bizim TRT’li günlerimizin hatıraları arasında klibiyle yer alan ‘Unchanin My Heart’, Cocker’ı tekrar, yıllar önce olduğu gibi popüler kılar.
Sonrası daha sakin bir hayat, albümler, yine başkalarının şarkılarına getirdiği enfes yorumlar, yerleştiği çiftlikte geçirdiği hayat, köpeğiyle çıktığı uzun yürüyüşler, çocuklar için kurduğu vakıf (Cocker Kids’ Foundation) ile geçer. Ve bugün, bu satırların yazılmasına sebep vedaya yol açan akciğer kanseriyle...
Bir koca ses Joe Cocker. Söylediği her şarkıya kendinden bir parça katan, soul’u blues’a, pop’u rock’a katan bir İngiliz . Joe Cocker’ın kaydettiği hemen her şarkı internet aleminin linkli bulvarlarında mevcut. Bu karlı, evde vakit geçirmesi bol günlerde onlara kulak verin; aşina olduklarınıza, daha az bildiklerinize, ilk defa dinleyeceklerinize, böylesi bir ‘iyi bilirdik’i kesinlikle hak ediyor Joe Cocker.
Yorumlar