East India Youth: "Şahsiyete dair güçlü vurgular" #röportaj


2014’ün en dikkat çekici albümlerinden birini yapan William Doyle, yani daha aşina olduğumuz adıyla East India Youth bu akşam İstanbul'da olacak. İstanbul seyahatinin hemen öncesinde 23 yaşındaki İngiliz müzisyeni sorgu suale tabi tuttuk.

William Doyle adı ilk kez ortamlarda Doyle and the Fourfathers grubuyla duyulmuştu. Ne oldu da grup sona erdi? 
Grup düzeninde müzik yapmakla artık ilgilenmez olmuştum. Şarkıların o düzende yazılıp kaydedilmesini fazlasıyla uzun ve bıkkınlık verici bulmaya başlamıştım. Daha ivedi bir şeyler yapma ihtiyacı hissettim. Kendi başıma eletronik müzikle uğraşmak bana bu imkanı sunacak gibi göründü. Yoksa grupla çalmak hem çok öğretici hem de gayet eğlenceliydi. Ama bir değişiklik yapmak şarttı.

Kararını almış olsan da, bu geçiş öyle bir gecede olmadı herhalde, değil mi?
13 ya da 14 yaşımdan beri bilgisayarda müzik yapıyorum. Nereden baksanız 10 yıl olmuş. Tabii grupla birlikteyken öyle çalışmalara vaktim çok kalmıyordu. Elekronik müziğe ilgim grup henüz noktayı koymadan evvel başlamıştı. Tekrar bilgisayarın başına geçmek bana iyi geldi. Bu yüzden geçiş kademeli de olsa epey kolay oldu.



Bu yeni müzikal kimliğin için seçtiğin East India Youth (Doğu Hindistan Gençliği olarak çevirelim dilimize) adı gerçekten bir East India deneyiminden geliyor ama bahsi geçen yer Doğu Hindistan değil...
Londra’nın doğusundaki rıhtım mıntıkasını kastediyorum East India ile. Albümün kayıt safhasını tamamladığımda orada yaşıyordum. Aslına bakarsınız albümün kayıt aşamasına kadar uzanan süre zarfında o bölgede çokça vakit de geçiriyordum. Yaşadığım daireye sırf eğlencesine ‘The East India Youth Hostel’ adını takmıştık. Sıra yeni projeme bir isim bulmaya geldiğinde, isim seçmek zahmetli olmadı.

Çok cazip ve kuvvetli bir kombinasyon

David Bowie’nin Brian Eno ile Berlin’de kaydettiği albümler, hem bir dinleyici olarak hem de bir müzisyen olarak sende önemli yere sahip. Nedir seni çeken bu albümlerde? Neden herhangi bir Bowie ya da Eno kaydı değil de onlar?
Low ve Heroes ilk duyduğum günden beri çok güçlü duygularla bağlandığım albümler. Avangart ile pop müziğin o albümlerdeki gibi birbirine karışmasını çok cazip ve kuvvetli bir kombinasyon. Bowie’nin kendini Berlin’de buluşu ve Eno’yla çalışması da albümlere derinlik ve karakter katıyor. Ben ve daha nice sanatçı için müthiş ilham verici bir şablon oluşturuyorlar.


The Quietus sana çok destek verdi. Çoğu müzik dergisi ve blog genç sanatçılara desteğini fazlasıyla veriyor. Ama The Quietus’un yaptığı birkaç adım daha ileri gitmek oldu.
Evet. İlk EP’im Hostel’i basabilmek için The Quietus Phonographic Corporation adında bir plak şirketi kurdular. Onlar bir süredir böyle bir şey yapmak istiyordu, ben de bu projeye start vermiştim. Doğru bir zamanlamayla parçalar yerine oturdu. Bu destek çok şeyi, çok büyük ebatlarda değiştirdi benim için.
Şahsiyete dair güçlü vurgular

Elektronik müziğin belirsiz kimliklerine biraz şahsiyet enjekte etmek istediğini söylüyorsun bir röportajında. Tam olarak nasıl bir belirsizlik bu?
Müziğin kendisini değil de müziğin sunumunu dair bir yorumdu o. Elektronik müzik sanatçıları genellikle kendilerini muğlaklaştırıyorlar. Basına verdikleri fotoğraflarda mesela. Ya da uzakta bir yerlere bakar pozlar veriyorlar. Sanki kendilerini açık etmeye utanır, çekinir gibiler. Tamam, ben de hiç kimse böyle yapmasın demiyorum. Sadece, elektronik müzikle haşır neşir bir müzisyenin de sahnede, basında çıkan fotoğraflarında şahsiyetine dair güçlü vurgular yapabileceğini göstermek istedim.


İlk Albümün Total Strife Forever, hem sosyal hayatında, hem de maddi açıdan yaşadığı bocalamalarla büyük şehir hayatına ayak uydurmaya çalışan bir müzisyenin yazdığı şarkılardan oluşuyor. Albüm çıktı ve 2014’ün en başarılı işlerinden biri olarak değerlendirildi. Dünyanın farklı yerlerinde sahneye çıkıyorsun, şarkıların dinleniyor. Şimdi daha ‘ayak uydurmuş’ hissediyor musun peki?
Evet, artık ‘mücadele’ (strife’a gönderme yaparak) günleri geride kaldı. Son iki yılda her şey değişti, her şey iyi anlamda değişti. Çok daha pozitif ve mutlu hissediyorum.

Başrolde ben, yöneten ben, yazan ben

Bu arada Total Strife Forever piyasaya çıkalı neredeyse bir yıl geçti. Yeni East India Youth şarkıları dinleyebilecek miyiz bu yakınlarda?
Kesinlikle dinleyeceksiniz. Muhtemelen 2015’in ilk yarısında. İkinci albümü çoktan bitirdim.

İstanbul seyahatin için herhangi bir planın var mı?
İşimin bir ‘geleneği’ olarak, şehirde ancak bir gün geçirebileceğim. İleride bir gün umarım tekrar gelirim dedirtecek, tadımlık bir doz.

East India Youth sahnedeyken neler olup bitiyor? Mesela bu bir film olsaydı adı ne olurdu?
İstanbul’da Total Strife Forever setimi son kez çalacağım. Seneye tüm çalma listesi değişecek. Son iki yılda iyice yerli yerine oturduğum dinamik ve çeşitlilik arz eden bir set bu akşamki. Eğer bir film olsaydı da... Adı herhalde ‘East India Youth:Live’ olurdu. Başrolde ben, yöneten ben, yazan ben. Prodüksiyonda da ekibim.

Total Strife Forever yıl sonunda hazırlanan en iyi albümler listelerinde sıkça yer alıyor. Peki sana göre 2014’ün en iyi albümleri hangileri?
Benim ilk 10’um da şöyle:
FKA Twigs – LP1
Owen Pallett – In Conflict
Grouper – Ruins
Caribou – Our Love
The Bug – Angels & Devils
Eno/Hyde – High Life
St Vincent – St Vincent
Dean Blunt – Black Metal
Perc – The Power and The Glory
Mica Levi – Under The Skin OST

Yorumlar