"Müzikten daha iyi bir ifade ve iletişim aracı bilmiyorum"


Günün müzikal trendlerine hiç yüz vermeden içlerinden geldiği biçimde rock müzik yapan Barista adlı bir grupla tanıştık geçtiğimiz günlerde. Bahadır Han Eryılmaz’ın epeyce kalabalık bir müzisyen topluluğunun katkısıyla hayata geçirdiği projesinin ilk ürünü ‘Daydream’ internet üzerinden yayımladı. Çok yakında We Play etiketiyle raflarda da göreceğimiz albüm ve Barista hakkında birkaç sualimiz oldu Eryılmaz’a.

Grup adına dair bir soru sormak adettendir, Barista ismi nereden geliyor, kahve sevgisinden mi? Yoksa Türkçe karakter kullanmadan yazılmış ‘barışta’ mı? En iyisi siz anlatın...
‘Barışta’ nın İngilizcesi diyelim. Yok, aslında kahve sevgisi ve ilgisi. 15 küsür yıl önce başlayan bir merak bende kahve ve kahvehanelerin tarihi, dünya kültürünü ve ekonomisini nasıl biçimlendirdiği, kahvenin yapılışı baştan sona. Yani eski bir baristayım ben. Daha derinde, bir ‘esnaf-sanatkar’ çağrışımı içermesi ve bu yönde yaptığımız müziği de betimliyor olması.

Grubun internet sitesinde (www.baristabeat.com) “iyi ama bi’ Doors değil” notu dikkat çekiyor hemen. Nedir The Doors’la alıp veremediğiniz? 
Başka alıp veremediğimiz gruplar da var internet sitemize bakılırsa, hele bir de The Beatles diye birileri var ki sormayın...

İngilizce şarkıların ağırlıkta olduğu bir albüm. İster istemez dinleyici kitlenizi, Türkiye’de özellikle, sınırlamış oluyorsunuz. Bu bir handikap mıdır sizce?
Belki. Ama, müziğin evrenselliğine inanan dinleyiciler olduğuna inanıyorum. Öte yandan bu konuda bile ayrımcılık yapanlar olacaktır şüphesiz.


Şarkılarınızı dinlediğimizde, Barista rock’ın şu kulvarında müzik yapıyor gibi kesin bir cümle kurmak zor, farklı alt türlerinden ve köklerinden beslenen şarkılar var. Peki sizce nasıl tanımlamalı Barista müziğini?
İçimizden, kalbimizden, yaşadıklarımızdan, tanıdıklarımızdan, kazanıp kaybettiklerimizden, hayallerimizden, hayalkırıklıklarımızdan, zafer ve mağlubiyetlerimizden, sevdiklerimiz ve incittiklerimizden, gülüş ve gözyaşlarımızdan, canımız, kanımızdan gelenler bunlar. ‘Haydi şöyle yapalım, İngilizce olsun, şu tarz olsun’ demedik asla; Yaşanılan duyguları ifade etmek, dillendirmek, paylaşmak... Bütün hikaye bu.

Peki, Barista’nın müzikten beklentisi nedir? Çok para kazanmak olmadığı belli, nedir beklentiniz, nasıldır müziğe bakışınız?
Ezberler arasında sıkışmış hızla akıp giden hayatlarımıza akvaryum dışından atacağımız küçük bakışlar, tüketim tutkusunun anlam ve amaç ihtiyacımıza cevap veremeyeceginin farkındalıgına götürebilir bizi. Arabanız ne kadar büyük olursa olsun, ya da eviniz ne kadar heybetli, bütün yaşananlar aslında o umursamadığımız iç dünyamızda cereyan etmiyor mu? İç dünyamız müzikle, sanatla, duygu ve düşünce ile konuşur, para birimi ile degil. Müzikten beklentim, Barista ya da başkası, içimizdekiler ile köprü kurması; hepsi bu. Müzikten daha iyi bir ifade ve iletişim aracı bilmiyorum.

Albüm internet üzerinden satışta şu anda, fiziksel olarak CD ve/veya plak formatında basılacak mı? Yoksa şu şartlar altında buna hiç gerek yok mu?
Gerek yok, ama yapacağız. WePlay ile cıkacak CD yakinda. Plak bilmiyorum ama wave ya da AIFF yüklü USB disk olarak ta istiyorum.

Şarkıların sözleri kadar, ne hakkında olduklarını anlatan notlar da ilgi çekici. Bu gayet hoş bir detay olsa da, dinleyiciye dikte etme riski de taşımıyor mu? Kendi yakıştırdığı anlamı yüklemesine engel değil mi mesela dinleyicinin?
Amacı o olmasa da, demek ki öyle bir risk taşıyor. Şarkıların sözleri benim için önemli, çünkü müzikler sözlere göre yapıldı çoğunlukla. Yine de, son vurguya dinleyici karar verecektir.

Albümün hayli kabarık bir konuk müzisyen listesi var, çekirdek Barista kadrosu yanında. Barista için kolektif bir müzikal rüya demek mümkün mü?
Aynen öyle aslında... Benim için en azından. Her birinin katkısı çok büyük; bunları yaşayarak, nota nota, kanal kanal şekillenmesi seyretmek ise inanılmaz bir deneyimdi. Hayatımın en ilginç 2 yılı oldu bu.



Çekirdek kadrodaki isimlerden Evren Arkman Marsis’le çalıyor, Gökhan Büyükkara farklı projelerde aktif, Volkan Cebeci de keza öyle. Sanırım Barista’nın konser vermesi epey detaylı bir plan program gerektiriyor.
Evet, sahne için şarkıların bastan sona yeniden formülize edilmesi gerekiyor. Bu konu üzerinde çalışmaya en erken Kasım sonu başlayabilirim. Kadro dayıl sonuna doğru belli olur.

Dinleyici Barista’yı hangi çalma listesine, nasıl şarkıların arasına, günün hangi haleti ruhiyesine uygun şekilde dahil etmeli, var mı bu konuda bir tavsiyeniz? (Eskiden olsa rafında hangi albümlerin arasına yerleştirmeli gibi bir soru sorardım ama...)
Çok önemli bir nokta bu. Bir ‘kullanma kılavuzu’ da koymalı aslında, hâklısınız. Bilmiyorum, kimse yapıyor mu bunu artık, yani bir albümü alıp gerçekten dinliyor mu baştan sona? Benim tavsiyem: kendinize bir zaman ve alan yaratın, sabah akşam ne zaman olursa, rahatça oturun, içeceğinizi elinize alin, albüm kitapçığı ile takip edin. İlla ki iyi bir müzik sistemi ya da kulaklığa yatırım yapın. Mutlaka bir notayı yakalayacaksınız bir yerde; sonrası kısmet.

Davula başlangıç nasıl oldu? Grup liderinin (eğer böyle bir şeyden bahsedebiliyorsak tabii Barista’da) davulcu olduğu, şarkıların yazımında ve icrasında davulcunu ön planda olduğu gruplarla çok fazla karşılaşmıyoruz malumunuz...
Davul setine ilk kez 4 yıl önce oturdum; sonrası ‘kendi imkanlarımızla’ diyelim. Ama daha küçükken annemin örgü şişleri ile yastıklar üzerinde bayagı çalmışımdır, yani biraz tecrübe var eskiden gelen.
Benim ‘liderliğim’ de şartların getirdiği bir sonuç; bir davulcu olarak değil, ama prodüktör olarak daha çok. Bir şekilde diğer bütün yoldaşlarımın daha önemli yükümlülükleri ve öncelikleri oluştu zaman içinde ve açıkçası ‘ihale bana kaldı’. Doğrusu bu.

Öte yandan, davulun şarkı içinde hissedilir şekilde yer alması taraftarı olmuşumdur her zaman. Sadece ritmi götüren değil, ama müzikaliteye katkıda bulunan, daha aktif – hatta proaktif, olması gerek bence davulun. 80’lerden sonra git gide küçüldü davul seti. Ben daha büyük ve agresif bir set kullanıyorum, seçenek sahibi olmayı seviyorum. Öte yandan, Evren ve Volkan için biraz zor oldu 16 mikrofonla davul kaydetmek.

Yorumlar