Jack White derler onun adına
2000’li yılların en mühim müzisyenlerinden biri Jack White. Tuttuğunu değerli kılmakta üstüne yok. Bazen, dahi mi yoksa deli mi kestirmesi güç. Bir ayağı geçmişte bir ayağı günümüzde. Günümüzün en kendine has ve klasik anlamıyla rock yıldızı tanımına en uygun müzisyenlerinden biri.
Jack ve Meg
Jack White’ı tanımamız bir kadın + bir erkek düzeneğinde müzik yapan ikili The White Stripes’la oldu. Gitar ve vokali Jack, davulu da Meg White çalıyordu. Bu soyadı aynılığı, ikilinin de epeyce yardımıyla uzun süre kafaları meşgul etmişti. Kardeş miydiler? Sevgili miydiler? Yoksa sadece iki müzisyen arkadaş mıydılar? Gizem perdesi yıllar sonra aralandı. Meg ve Jack 1996’da evlenmişlerdi. The White Stripes da bu evliliğin ürünüydü. Meg davul çalmayı Jack’le evlendikten sonra öğrenmişti. Evlilikleri grup henüz yeni popülerliğe ulaşmışken sonlansa da beraber müzik yapmaya 2011’e kadar devam ettiler.
Jack ve plaklar
Jack White’ın plaklarla ilişkisi herhangi bir ‘ıssız adam’lıktan çok daha ileri seviyelerde. Müziğinin plaktan dinlenmesini arzu ediyor, ediyor ama bunu albümlerini ve şarkılarını plak formatında basmakla yetinmeyerek yapıyor. Plak kültürüne yepyeni katkılar yapma peşinde. 33’lük bir plak içine yerleştirilmiş bir sürpriz 45’lik gibi. Ya da onun verdiği adla ‘ultra plak’ formatındaki gibi içten dışa çalan, göbek kısmında da şarkı ihtiva eden, bir şarkıyı iki farklı introyla dinlemenizi sağlayan özelliklere sahip plaklar gibi. biraz kafa karıştırıcı değil mi böyle anlatınca? Haklısınız. Ama bu özellikler, son albümü Lazaretto’yu 1994’ten bu yana Amerika’da en çok satan plak yaptı.
Jack ve büyüklere saygı
White’ın desteklediği pek çok genç yetenek var. fakat esas takdire şayan hareketi unutulmuş bazı değeri sanatçıların yeni albümler kaydetmesine ön ayak olması. Amerikan müzik tarihinin iki önemli ismi Wanda Jackson ve Loretta Lyn bunlardan sadece ikisi. Jack’in en son marifetlerinden biri de yine bir Tesla’lık edip dirilttiği, çalınan şarkıyı direkt plağa aktaran bir kayıt kabini. O kabine, geçtiğimiz ay nihayet ülkemize de yolu düşen ustalar ustası müzik adamı Neil Young kapandı ve ‘A Letter Home’ isimli nefis bir albüm kaydetti.
Jack ve Tesla
Edison mağduru, bilim tarihinin kıymeti hiçbir zaman tam olarak bilinmeyecekmiş gibi gelen kahramanı Nikola Tesla, Jack’in de hayranlık duyduğu insanların başında. Jim Jarmusch’un kahve ve sigara eşliğinde sohbetleri güzelleyen filmi Coffee and Cigarettes’in bir bölümünde Meg’le birlikte rol alan Jack White, Tesla’nın keşiflerinin onu ne kadar heyecanlandırdığı beyazperdeye de taşır. Jack’in Jay Z için düşündüğü çalınabilir mektubu, az önce bahsettiğimiz başını sonunu ters yüz ettiği plakları sanırız Tesla sevgisine borçluyuz.
Jack ve döşemecilik
Eğer onunla 25 yıl önce bir yerde karşılaşsaydınız size kendini muhtemelen üzerinde “mobilyanız ölmedi” yazan kartvizitini uzatıp, Third Man Döşemecilik’ten Jack White diyerek tanıtacaktı. Evet, rock yıldızımızın iyi giyinmek, iyi çalmak ve iyi söylemek dışında elinden gelen bir diğer iş de 15 yaşında öğrendiği bu zanaat.
Jack ve futbol tribünleri
Jack White öyle büyük bir futbol hayranı filan değil. Ama The White Stripes’ın en büyük hit’i ‘Seven Nation Army’, tribünlerin gözdelerinden. Şarkıyı bir tribün marşına dönüştürenler arasında Belçikalı Club Brugge taraftarlarından Roma ve Bayern Münih tribünlerine uzanan uzunca bir liste var.
Jack ve Detroit
Doğup büyüdüğü şehir Detroit’e canı gönülden bağlı olsa da, “Detroit’tenseniz mutlaka tam işler iyi giderken bir şeyler oluverir, tersine döner” diyor. Şehrin yakın zamanda iflas bayrağı çektiğini hatırlatalım.
Jack ve kola
Teklif iyi göründü, ürün de fena değil minvalinde bir yaklaşımla Coca-Cola’nın bir reklam filmi için beste yapar Jack. Reklamda işitilen şarkı en kola boykotçusu hayranını bile tavlayacak kadar iyidir.
Jack ve Bob Dylan
Şöyle söylediği rivayet edilir: üç babam var; biyolojik babam, tanrı ve Bob Dylan. Hayatında gittiği ilk konser de tahmin edeceğiniz üzere bir Bob Dylan konseridir.
Jack ve hip hop
Bazı eski röportajlarında hip hop kültürüne, bu kültürün geldiği hale ‘sitem’ etse de yıllar içinde o camianın en büyüklerinden iki isimle kayıtlar yapar. Jay Z ve Kanye West ile yaptığı bu kayıtlar resmi olarak yayımlanmaz.
Jack ve 1930’lar
Eğer zamanda yolculuk yapabilseydi 1920 ya da 30’larda yaşamak istermiş Jack White. Özellikle de 1930’lu yıllarda. 1930’lar Amerikasında yaşayan bir siyahi blues şarkıcısı olmak gerçekleştiremeyeceği az sayıdaki hayalinden biri.
Jack ve 3 rakamı
3 rakamı Jack için mükemmeliyetin simgesi. Söylediklerine bakılırsa yaptığı her işin, hatta her şarkının içinde bir yerlerde görünür ve görünmez şekillerde 3 rakamı mevcut. Her şeyin temelinde 3 rakamının yattığına dair güçlü bir inancı var.
Jack ve feza
Ayda yürüyen ikinci insan Buzz Aldrin, Jack’in şu hayattaki kahramanlarından bir diğeri. 2012’de nihayet Buzz Aldrin’le Interview dergisi aracılığıyla muhabbet etme şansını yakaladığında ağzından dökülen her kelime büyüyünce astronot olmak isteyen bir çocuğun heyecanını taşır.
Jack ve ruhban okulu
Katolik bir ailenin 10 çocuğundan biridir Jack. Vakti geldiğinde ruhban okuluna kabul edilir. Fakat son anda gitmekten vazgeçer. Sebep, yeni aldığı gitar amfisini yanında getirmesine izin vermeyecek olmalarıdır.
Kimlik kartı:
9 Temmuz 1975’de doğdu. Gerçek adı John Anthony Gillis. 8 Grammy Ödülü sahibi. The White Stripes’la büyük ün sahibi olduktan sonra, başarılı işlerine The Racounters ve The Dead Weather gibi gruplarıyla ve solo albümleriyle devam ediyor. Bir plak şirketi var, adı Third Man Records. Model ve müzisyen Karen Elson’la yaptığı evliliğinden iki çocuğu var. 2000’lerde yayımlanmış en iyi 100 albümden ikisi ona (daha doğrusu The White Stripes’a) ait, 2001 tarihli ‘White Blood Cells’ ve 2003’te çıkan ‘Elephant’.
Yorumlar