[ALBÜM] Parquet Courts - "Sunbathing Animal"
Parquet Courts blogger gözdesi gruplardan. Öyle çok blog var ki, elbet bunların da büyük hayranı, destekçisi bloglar mevcuttur diyebilirsiniz. Haklı da olabilirsiniz bu dediğinizde. Ama isterseniz o konuya bilahare bakalım, şimdi giriş için bulduğum cümlenin altını böyle hunharca kazımayalım. Düşüverir mazallah.
Nerede kalmıştık? Ah, evet blogger gözdeliği kavramının dünü, bugünü ve yarını... hayır yahu, benim de aklımı çeldiniz, konumuz Parquet Courts ve ‘güneşlenen hayvan’ adını uygun gördükleri üçüncü albümleri.
Paul Auster’ın kurguladığı karakterlerden Nat Dayı, “ölmek için sakin bir yer arıyordum, birisi Brooklyn’i önerdi...” diyordu, hatırlayanlarınız olacaktır. Parquet Courts’u kuran dörtlü de iyi punk rock için bir yer arıyorduk biri Brooklyn’i önerdi şiarıyla Teksas’tan göç ediyor kültür metropolüne.
Andrew ve Austin, yirmili yaşlarının sonuna gelmiş bu iki müzisyen Parquet Courts’un lokomotifi. Günün gitar baskın müziğinin şarkı sözlerine daha önceki dönemlerdeki kadar önem vermediğine inanıyorlar. Bu yüzden öncelikleri şarkı sözlerinde. Melodiler, riff’ler, ritim... Parquet Courts için bir tık geriden geliyor. Don Delillo okuyorlar, The Fall’un huysuz dahisi Mark E. Smith’in “aynı şeyi tekrar edip durması”ndan ilham alıyorlar. 2013’ün en iyilerinden biri olarak sıklıkla yıl sonu listelerinde boy göstermiş Light Up Gold’un takipçisi
Sunbathing Animal da bu düsturda. CBGB’nin sahnesinde çalındığında hiç de sırıtmayacak Lou Reed’in New York’lu şarkıları ile Television ‘ın Verlaine harikası işlerine dokunuyor bir ucu, diğer ucu da punk üst başlığı altına toplayabileceğiniz neredeyse her şeye. Gemişe öykünen gruplarla dolup taşıyor ‘indie’ camia, Parquet Courts, bunu yaparken güne de dokunmayı becerebilenlerinden.
Nerede kalmıştık? Ah, evet blogger gözdeliği kavramının dünü, bugünü ve yarını... hayır yahu, benim de aklımı çeldiniz, konumuz Parquet Courts ve ‘güneşlenen hayvan’ adını uygun gördükleri üçüncü albümleri.
Paul Auster’ın kurguladığı karakterlerden Nat Dayı, “ölmek için sakin bir yer arıyordum, birisi Brooklyn’i önerdi...” diyordu, hatırlayanlarınız olacaktır. Parquet Courts’u kuran dörtlü de iyi punk rock için bir yer arıyorduk biri Brooklyn’i önerdi şiarıyla Teksas’tan göç ediyor kültür metropolüne.
Andrew ve Austin, yirmili yaşlarının sonuna gelmiş bu iki müzisyen Parquet Courts’un lokomotifi. Günün gitar baskın müziğinin şarkı sözlerine daha önceki dönemlerdeki kadar önem vermediğine inanıyorlar. Bu yüzden öncelikleri şarkı sözlerinde. Melodiler, riff’ler, ritim... Parquet Courts için bir tık geriden geliyor. Don Delillo okuyorlar, The Fall’un huysuz dahisi Mark E. Smith’in “aynı şeyi tekrar edip durması”ndan ilham alıyorlar. 2013’ün en iyilerinden biri olarak sıklıkla yıl sonu listelerinde boy göstermiş Light Up Gold’un takipçisi
Sunbathing Animal da bu düsturda. CBGB’nin sahnesinde çalındığında hiç de sırıtmayacak Lou Reed’in New York’lu şarkıları ile Television ‘ın Verlaine harikası işlerine dokunuyor bir ucu, diğer ucu da punk üst başlığı altına toplayabileceğiniz neredeyse her şeye. Gemişe öykünen gruplarla dolup taşıyor ‘indie’ camia, Parquet Courts, bunu yaparken güne de dokunmayı becerebilenlerinden.
Yorumlar